Meyveler sağlıklıdır fakat ne zaman tükettiğiniz, hangi meyveyi tükettiğiniz, ne ile birlikte tükettiğiniz gibi birkaç dikkat edilmesi gereken nokta vardır. Akşam yemeğinden sonra sağlıklı olduğu için koca bir kaseye birçok meyve çeşidi koyup ailece yemeniz aslında çok sağlıklı bir seçenek değildir. Her akşam bir adet orta boy muz tükettiğinizde bir haftada fazladan ortalama 1000 kalori alırsınız. Bu farkında olmadığınız kalori fazlalığı size kilo olarak geri dönebilir.
Meyveler, vücudumuza çeşitli vitaminler ve mineraller sağlar, genel olarak kalorileri düşük ve lif oranları yüksektir. Tükettiğiniz meyvelerin karbonhidrat miktarları, glisemik indeksleri de önemli olan başka bir noktadır. Meyve tüketimi yaparken böğürtlen, ahududu, yaban mersini gibi karbonhidrat oranı düşük olan kırmızı meyveleri tüketebilirsiniz. Kuru meyvenin ise şeker miktarı çok daha fazladır. Kuru meyveyi konstantre meyve olarak düşünebilirsiniz. Çünkü kuru meyve, taze meyvenin susuz halidir yani şeker oranı aynıdır fakat taze bir kayısıyı yediğinizde kuru kayısıya göre hem gözünüz doyar hem de tokluk seviyeniz daha kolay artar. Meyvedeki vitaminden yararlanabilmek için meyve suyu tüketimi yapmayın. Çünkü bir bardak portakal suyu içtiğinizde daha fazla meyve tüketmiş gibi sayılırsınız ancak bu meyve suyunda lifler olmadığı için ve işlem sırasında besin değeri kaybı görüldüğü için seçiminizi meyve suyundan yana kullanmayınız.
Ancak fazla miktarda meyve tüketmenin bazı dezavantajları vardır. Fazla meyve tüketmek, hassas bir sindirim sisteminiz varsa hazımsızlık oluşturabilir, şeker dengesizliği gibi sorunlar yaratabilir.
Şeker Dengesizliği
Meyvenin sağlıklı bir besin olduğuna hemfikiriz ancak özellikle şeker hastalığınız veya başka kan şekeri sorunlarınız varsa, miktarına dikkat etmeniz çok önemlidir. Sağlıklı kan şekeri seviyelerini korumak için karbonhidrat alımınızı kontrol edin, yani meyve alımınızı da kontrol edin.
Hazımsızlık
Fazla miktarda meyve tükettiğinizde hazımsızlık ortaya çıkabilir ve bu bazı rahatsız edici semptomlarla ilişkilidir. Şişkinlik, gaz, mide ağrısı, mide ekşimesi ve bulantı genellikle hazımsızlık sonucu ortaya çıkar.
Sindirim problemleri
Crohn hastalığı veya irritabl barsak sendromu gibi sindirim probleminiz varsa veya fruktoz emilim bozukluğu çekiyorsanız, meyve yemek sizin için sorun olabilir. Uyumadan önce meyve yemek, midenin rahatsızlığına ve uykunuzun kalitesinin azalmasına neden olabilir bu nedenle ertesi gün kendinizi yorgun hissetmenize neden olabilir. Reflü sorunu olan bir kişi için uyumadan önce meyve yemenin sonucu kötü olabilir. Portakal ve ananas gibi asitli meyveler, reflü sahibi kişiler için sıklıkla problem olur ve kişinin bundan kaçınılması gerekir.
MEYVEYİ NE ZAMAN TÜKETMELİYİZ?
Meyve gün içinde tüketilebilir. Ancak akşam yemeğinden sonra yani uyumadan önce tüketilmemesi gerekir.
Uyumadan Önce Meyve Tüketmek;
- Uyku ve hormon dengesini bozabilir. Bunun sebebi meyvelerin asitli olması ve mide yanmasına neden olabileceği içindir. Bu durum bireye bağlıdır.
- Kilo Alma Olasılığını Arttırabilir. Gece meyve tüketmek genellikle kilo alımı ile ilgilidir. Meyveler, kan insülin seviyelerini arttırmaya ve kilo alımına neden olan karbonhidrat ve şeker içerikli bir besindir. Ama gece çikolata, dondurma gibi şekerli besinler yerine meyve yemek çok daha iyi bir seçenektir.
MEYVEYİ NE İLE BİRLİKTE TÜKETMELİYİZ?
Meyveleri yağ ve protein sağlayan yiyeceklerle beraber tüketmek, sizin daha uzun süre tok hissetmenizi sağlayacak iyi bir seçenek sunar.
Örneğin;
- Ananas ile süzme yoğurt
- Karpuz ile peynir
- Kayısı ile kefir
- Çilek ile süt
- Elma ile çiğ badem
- Üzüm ile çiğ fındık
- Greyfurt ile ceviz sizin için birkaç iyi seçenek olabilir.
Meyveyi karbonhidrat grubu ile beraber tüketmemeye özen gösteriniz. Çünkü kan şekeriniz daha fazla yükselir ve daha kısa bir sürede açlık hissiniz ortaya çıkar.
Örneğin;
- Hurma ile galeta
- Şeftali ile yulaf ezmesi
Bütün meyveler şeker içermez. Şeker yükü nedeniyle, muhtemelen tüm meyveleri bir karbonhidrat olarak sınıflandırırsınız. Ancak avokado, zeytin ve hindistancevizi gibi bazı meyveler düşük şeker etkisi gösterir ve vücudumuza sağlıklı yağ asitleri sunar.
KİLO VERMEK İÇİN MEYVE TÜKETİMİNİ BIRAKMALI MIYIM?
Cebinizde nakit varken altınınızı bozdurmazsınız. Yani siz zaten şeker tüketiyorsanız bunun yerine sağlıklı olan meyveleri tüketin. Ama ben kilo vermek istiyorum ve bunun için ince bir çizgideyim son 2-3 kilom kaldı fakat bir türlü gitmiyor diyorsanız lütfen meyve tüketmeyi bırakın. Amacınıza ulaşmak için kısıtlı bir beslenme programını uygulamanız bu süreçte size yardımcı olacaktır.
Sonuç olarak, bireyin metabolizması ve kişisel seçimler doğrultusunda bu durum farklılık gösterebilir. Amacınız özellikle ketoza girmek ise meyvenin tüketilmemesi veya büyük ölçüde kısıtlanması gereklidir. Ayrıca, kilo verme hızınızdan memnun değilseniz ya da sürekli şeker isteğiniz oluyorsa, meyve yemeye ara vermek denenmesi gereken farklı bir yöntem olabilir.
MEYVEDE BULUNAN FRUKTOZUN VÜCUDUMUZDAKİ YOLCULUĞU
Karbonhidratların yapıtaşları olarak adlandırabileceğimiz üç çeşit monosakkarit türü vardır, bunlar glikoz, galaktoz ve früktozdur. Glikoz gibi fruktoz da doğrudan ince bağırsaktan kan dolaşımınıza emilir. Vücudumuzdaki her hücre glikoz kullanabilirken, karaciğer fruktozu önemli miktarlarda metabolize edebilen tek organdır. Fruktoz kan şekeri seviyesini glikozdan daha kademeli olarak yükseltir ve insülin seviyelerini hemen etkilemez. Fakat, fruktoz kan şekerinizi hemen yükseltmemesine rağmen, daha uzun vadeli olumsuz etkileri olabilir. Karaciğeriniz, früktozu vücudunuz enerji için kullanmadan önce glikoza dönüştürmek zorundadır. Fruktoz ve kalori içeriği yüksek bir diyet tüketildiğinde karaciğer aşırı yüklenir ve fruktozu yağa dönüştürmeye başlar.
Kısaca karaciğerinizin kaldırabileceğinden daha fazla fruktoz yerseniz fazla kolesterol ve trigliseritlere dönüşür. Birçok bilim adamı aşırı fruktoz tüketiminin obezite, tip II diyabet, yağlı karaciğer hastalığı, yüksek kolesterol, kalp hastalığı ve hatta kanser gibi ciddi hastalıklara yol açabileceğini belirtmiştir. Ayrıca, fruktoz karaciğerinizde alkol gibi metabolize edildiğinden, bazı kanıtlar benzer şekilde bağımlılık yapabileceğini göstermektedir.